27 Şubat 2011

Kalk Yürü



                                                    KALK YÜRÜ

                                              Yalnızlığı alıyorum,
                                                  En budaklı dalını ağacın;
                                              Ve ona en rüzgarlı meleğin
                                                  Kanatlarını takıyorum,
                                              Yunus balığının sırtını,
                                                  Ve atın yelesini...

                                             Yalnızlığı alıyorum,
                                                Çene kemiğini timsahın;
                                             Ve ona hayal gücünün
                                               Gözlerini takıyorum,
                                             Zekanın dişlerini...

                                            Yalnızlığı alıyorum,
                                                Kabuğunu istiridyenin;
                                            Ve ona düşüncenin
                                                Parmak uçlarını takıyorum,
                                            Bilinmeyenin ürkekliğini,
                                               Ve merakın cürretini...

                                            Yalnızlığı alıyorum,
                                               Balinanın göğüs kafesini;
                                            Ve ona en münzevi şairin
                                              Yüreğini takıyorum,
                                            Ağustos böceğinin sesini,
                                              Ve örümceğin sessizliğini...

                                           Yalnızlığı alıyorum,
                                              Ayak izlerini Tanrı'nın;
                                           Ve ona çocukluğumun
                                              Sırlarını ekliyorum,
                                           Çizik çizik ruhumu
                                              Ve oyuk gençliğimi...

                                           Sonra "kalk yürü!"
                                               Diyorum ona,
                                          "Kalk yürü,insanların
                                              Arasına karış,
                                           Öteki yalnızların arasına..."


                                         Cahit KOYTAK
                                         Yoksulların ve Şairlerin Kitabı



           Her pazartesi Taraf'ta ilk okuduğu köşe Cahit Koytak'ın bir şiirinin yayınlandığı köşe olurdu. Önce bu şiirleri makasla keserek,daha sonra internet sitesinin açılmasıyla bilgisayara indirerek biriktirmeye başlamıştı.

Koytağın kitabının çıktığını öğrendiğinde hastahanede halsiz yatıyordu. "Bana bu kitabı alır mısın" demeseydi de kitabı alacaktım. Ama kitap kitapçılara henüz gelmemişti. Bir kitapçıya kitabı ısmarlamamdan bir hafta sonra telefonla kitabın geldiğini haber verdiler ve abisine gelirken alıp getirmesi için rica ettim.

 Kitap geldiğinde çok sevineceğini düşünmüştüm ama "okuyamayacağım" diyerek ağlamaya başladı.

 Oysa o gece bütün enerjisini toplayarak "Yoksulların ve Şairlerin Kitabı" nı yarısına kadar okudu.

Tutku bu olsa gerek...

15 Şubat 2011

Komşum olur musun?





         Bir köy evinde yaşlanmak istiyorum. Bahçesinde çok sayıda meyve -illa ki limon, dut, erik- ağaçlarının olduğu, yaşlı bir kestane ağacının ise hepsine yukarıdan bakarak görkemini sergilediği bir köy evinde.

        Diktiğim ortancalar pembe-mavi kafalarını her yerden çıkarmalı, kasımpatları  hiç çiçeksiz kalmamalı, güller budarken ellerimi kanatmalı. Bir de küçük kaktüs bahçesi olmalı, her koşula dayanıklı bilge kaktüsler kalabalık bir aile gibi bir arada yaşamalı orada.Ve tabiki tadına doyulmaz domatesleri, çıtır çıtır biberleri sulamalıyım her akşam.Yaptığım yemeklere taze koparttığım fesleğenleri, kekikleri katmalıyım. Bahçemde birde , beni görünce gözleri parlayan  köpeğim  olmalı.

        Gün sadece dört vakitten ibaret olmalı; sabah,öğle,akşam ve gece. Sabah gün ağarırken geçen koyun sürülerinin çan sesleriyle uyanmalıyım.Asmalı çardağımın altında resim yaparken köy camisinden gelen ezan sesini dinlemeliyim. Akşamları kucağımda yatan kedimle üzerime yağmur gibi yağan yıldızları seyretmeliyim.

        Salçalar, tarhanalar yapmalı, reçeller kaynatmalı, biberler-patlıcanlar kurutmalı,turşular kurmalıyım.

        Komşularımla, dostlarımla havadan, sudan ,köyden konuşmalı, gülerek diğer komşuların dedikodusunu  yapmalıyım.

        Bir köy evinde yaşlanmak istiyorum, yan komşum olur musun ?




5 Şubat 2011

Beni hatırladın mı?




              Sessiz ve rahat bir yere otururup gözlerinizi kapatıyorsunuz.Üçe kadar saydığımda bir kır yolunda yürüyüşe çıkacaksınız.

Bir...kırlık bir alandasınız.

İki...bulunduğunuz yerden ormana doğru uzanan bir patika görüyorsunuz.

Üç...patikada yürümeye başlıyorsunuz.

Temiz ve ot kokulu ılık bahar  havasını ciğerlerinize doldurarak yürüyorsunuz... sağınızda solunuzda papatyalar, kırçiçekleri , yabani otlar.
Ayağınızın altında toprak ve taş parçaları...yol ulu ve yaşlı çamların oluşturduğu bir ormanın içine doğru devam ediyor...yürüyorsunuz...

serin orman  havasında çam reçinesinin kokusu yayılıyor...kurumuş çam iğneleri ayağınızın altında kaygan bir zemin oluşturuyor, her bastığınızda çıtırdıyorlar...yürüyorsunuz...

ağaç dallarının izin verdiği parça parça güneş ışıkları yolunuza düşüyor...ağaçların arasından gözükmeye başlayan durgun göle doğru yürümeye devam ediyorsunuz...ağaçlar aralanıyor ve üzerinde güneş ışıklarının parıldadığı mavi-yeşil göle doğru yürümeye devam ediyorsunuz...

göle doğru uzanan ahşap iskeleyi gördünüz mü?...iskelenin ucunda arkası dönük bir çocuk duruyor...ona doğru yürüyorsunuz... çocuk siz iskeleye çıktığınızda size doğru dönüyor...o sizin çocukluğunuz...

yanına gidip çömeliyor ve ona sarılıyorsunuz...onu özlediğinizi söylüyorsunuz...O'da sizi özlediğini, siz olmayınca kendini yalnız ve güvensiz hissettiğini hep yanında olmanızı istediğini söylüyor...gözleriniz doluyor sarılıyorsunuz...onu ne kadar ihmal ettiğinizi fark ediyorsunuz...onunla hayallerinden , isteklerinden konuşuyor ,birlikte vakit geçiriyorsunuz...geri dönme vakti geldiğinde ona son  kez sarılıyor , sevdiğinizi söylüyor ve daha sık ziyaret edeceğinize, onun sesine, hayallerine, isteklerine kulak vereceğinize söz veriyorsunuz.

Ama söz verirken dikkatli olun çünkü çocuklar tutulmayan sözleri unutmazlar.


                                                    
                                                                         Erdem Yalçın
                                                            http://erdemyalcinart.blogspot.com/

1 Şubat 2011

Haiku



                     acı,günbölen                                                   acı nefestir
                 yürekte bitiveren                                           göğsüm her şiştiğinde
                 arsız bir diken                                                 içime giren


                 acı inançtır                                                      acı, bir iklim
                 inatla sürebilir                                                içimde bir yerlerde
                 herşey biterken                                             öylece süren


                 acı, eşkiya                                                       acı yoldaşım
                 yalnız yolculuklarda                                        uzun yürüyüşlerde
                 yolumu kesen                                                 benimle gelen


                 acı şaraptır                                                      acı, sesimdir
                 hüzün ve aşk tadında                                     susmak istediğimde
                 sırlar gizleyen                                                 beni önleyen



Bu haikuları ben yazmış olmak isterdim ama Mehmet Kılıç'a ait.

 Gözyaşı kuyusu ne kadar derin...