28 Haziran 2012

tatil zamanı


N.ARIN



tatil zamanı...

tatil hayallerimi arz edeyim :

bol bol uyuyayım, özlediğim öğle uykularına yatayım...

ayağımı uzatıp evimde oturayım, seyredemediğim filmleri ve house'un tüm bölümlerini seyredeyim...

ertelediğim işleri - çekmeceleri düzenlemek, odaları elden geçirmek vs.- yapayım...

bozmaktan korkmadan, cesaretle  hayal  dolu resimler yapayım...

sonra arkadaşlarla vakit geçireyim, yemeye içmeye, gezmeye, çok konuşup çok gülmeye gidelim...

başka boyutlara geçip kendimi unutarak, sürüklene sürüklene kitaplar okuyayım...

tabi ki biraz da gezeyim...

ama bol yeşillikli, bol ağaçlı, mümkünse serin ve sakin  yerlere gideyim...

güzel yürüyüşler yapıp fotoğraflar çekeyim...

ulu bir ağaç altına oturup oranın seslerini dinleyeyim...

bir köy göreyim mümkünse, zigzag takkeli bezgin dedelerin oturduğu 
kahvesinde meraklı bakışlar altında bir bardak çay içeyim...

gittiğim küçük ilçelerden, köylü pazarlarından  peynirler,  tereyağları, nar ekşileri alayım...

saate bakmadan, zorunluluksuz ve sorumluluksuz günler yaşayayım...

tembellik edeyim...

e tatil bu değilse  nedir :)








15 Haziran 2012

neden ?







 kristen borresen



hep sağlıklı beslenir, sebze yer, etin yağsızını alır, sıcak yemeklerde bile zeytinyağı kullanır... margarini eve sokmaz...kızartma da yapmaz... esmer ekmek yer...fastfood nedir bilmez...

öyle hareketsiz de değildir, sık sık yürüyüş yapar... ilaç filan da kullanmaz... stresi sıkıntısı da yoktu…

hep bu sebzelere koydukları hormonlardan... doğal bir şey kalmadı ki... domatesler taş gibi, ne tadı ne kokusu var… patlıcanlar da buzdolabında büyüyo artık...

her şeyin içine katkı maddesi koyuyolar …ekmekler bayatlamıyo, yoğurtlar ekşimiyo, sütler bozulmuyo…

baz istasyonlarını da her yere diktiler, karşı apartmanda bile var…”

karşı komşumun annesine rahim kanseri tanısı konmuş…

şok, şaşkınlık, kaygı ve korku içerisinde kafasında ki “neden oldu ?” sorusuna cevap arıyor.

onunla konuşurken aynı cümleleri kimbilir kaçıncı kez duyduğumu ve konuştuğumu düşündüm…

benim de nasıl harıl harıl neden aradığım, o nedenleri bir türlü bulamadığım, kimleri, neleri suçlayacağımı bilemediğim  anlar aklıma geldi… 

insan, bir yerlerden, birilerinden, üreticilerden, satıcılardan, doktorlardan, yok şu ömür uzatıyo/ yok bu çok faydalı yazan gazetelerden, dağdan, taştan, kaderden , tanrıdan aklına gelen her şeyden hesap sormak istiyor...

nedeeeeeen ?

ancak durumu kabullenip sakinleyince bunun cevabı olmayan bir soru olduğunun farkına varıyorsun…

neden bu iklimde, bu ülkede, bu ailede ,bu cinsiyette, doğduğumuzun cevabı olmadığı gibi...

bunları söylemiyorum komşuma…

çaresiz o da bu yoldan geçecek…kendi sorgulamalarını yapacak… 

öfkesi biraz yatıştığında  hayatın tesadüfiliğinin ve anlamsızlığının farkına varacak...