17 Ocak 2011

İki ressam Üç kayık




  Elimde yazıcıdan çıkmış çeşit çeşit fotoğraflarla atölyeden içeriye giriyorum.Minderlerimi düzeltip oturuyorum yerime.Önce hangisinin suluboyası güzel olur diye fotoğrafları gözden geçiriyoruz.Benim beğenmediklerim ile hocamın beğenmediklerini ayırıyoruz.Bir resimde karar kılıyoruz.O gün durgun denizde üç kayık fotoğrafını seçiyoruz.
  
  Çizim aşaması çabuk bitsin istiyorum.Bir an önce fırçaları alayım, boyamaya geçip ,renklerin dağılışını seyredeyim.Bu yüzden bazen hile yapıp resmi cama dayıyor ve kağıda geçiriveriyorum.

   Ama bu sefer çizimi elimle yapıyorum.Kayık formu yapmak biraz zor. Kaan Bey sorunlu yerlerini gösteriyor. Bir yandan düzeltirken bir yandan "nasıl oluyorda ben göremiyorum" diye düşünüyorum.
    
   Vee sıra geliyor boyamaya. "Hata yapmayayım" güvensizliği ile boyamaya başlıyorum.Ortaçağ müzikleri eşliğinde yavaş yavaş,ince ince uğraşıyorum.
        
   2-3 saat geçtikten sonra bir bakıyorum hocam elinde bir kağıt masaya oturuyor.Fotoğrafı kabataslak çizmesiyle eline fırça alması bir oluyor.Onun karakteristik fırça darbeleriyle resim bir anda çıkıveriyor.Ben kaplumbağa o tavşan misali resimleri bitiriyoruz.
       
    Hocamı o gün harekete geçirip sulu boya yaptıran şeyin ne olduğu da hala bloğa yorum yazamaması gibi bilimin çözemediği sırlardandır.



               
                                                                       Kaan Ülkü


9 Ocak 2011

Bu at uyuyor mu?



       
      Kadınlar,çiçekler ve evler gibi atlar da ressamların favori konularından.Hele benim gibi alaylı ressamların Allahın emri bir kaç at resmi oluyor.Atlar güzel ve estetik hayvanlar oldukları için hem resmi yapana hem seyredene güzel duygular yaşatıyorlar.Ben de geleneği bozmadım.At yapmayı sevdim, yaptığım atlar da fena olmadı galiba.Beni çağıran başka at resimleri de var ama çağrıya ne zaman cevap veririm bilemiyorum.




         
           Kim  ölü bir at resmi yapar ? Ölümü seyretmiş, koklamış ve ona dokunmuş biri herhalde.Yada kafasında yaşam ve ölüm arasındaki tüm bariyerler yıkılmış, ölümün uzak bir ihtimal olmaktan çıkıp nasılda seni sıradan ve herkese eşit yapan bir gerçek olduğunu gören biri. Bu resmi gösterdiğim arkadaşlarım da ölümü ihtimal dışı bırakarak "bu at uyuyor mu" diye sordular ve "uyuyor" dememi çok istediler.Oysa ben "Uyuyor" desem bile onun ölmüş olduğunun hepsi farkındaydı.

3 Ocak 2011

Yeni yıl için bir şiir





Bir Yılın Son Günleri


....

Kırdım mı incittim mi birilerini?
Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler.
Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda?
Yeniden düşünmeliyim
Dostluklarımı, ilişkilerimi
Dağınık yatağım,mutsuz yatağım
Çoğalttım mı eksiklerimi?
Gözlerim çocukluk fotoğraflarında mı kaldı
Yitirdim mi yoksa masumiyetimi?
Borçlarımı ödedim mi?
Doğru seçtim mi soruların fiillerini?
Tırnaklarım kesilmiş, dişlerim fırçalanmış, saçlarım taranmış,
giysilerim ütülü, odam düzenli mi?
Ödünç aldığım kitapları geri verdim mi?
Geri verdim mi aldıklarımı:
Aşkları, dostlukları, sevgileri, güvenleri, bağları
Kitaplara, sayfalara, satırlara borcumu ödedim mi?
Yokladım mı duygularımı
Hala sevebiliyor muyum insanları?
Ovmalı gümüşleri, bakırlarımı; cila geçmeli ahşaplarıma
Ovmalı umutları
Saklı tutmalı gelecek inancını, yarınları eksik etmemeli ağzımızdan
Hançer kıvamındaki o karamizah tadını
Şimdi oturup uzun bir hasretlik mektubu yazmalıyım Yavuz'a
Sonra köşe başından bir demet çiçek alıp öyle başlamalıyım
akşama
Yeni bir yıla
Ama nedense herşeyin tadı dağılıyor ağzımda
Bir sap çiçek mi taşısam yoksa ağzımın kıyısında
Aydınlık rengi vursun diye gözlerimdeki buluta

Ey uzak akrabalarım, üvey aşklarım
Mevsim sonu dostlarım, işporta malı ayrılıklar
Arkadaş ölümleri, dost hançerleri, talan ettiğimiz zulalar
Gece telefonları, ıssız konuşmalar
Mağrur incelikler, vurgun yemiş ilişkiler
Bırakılmış mektuplar
Ve yurdumun her karış toprağında tefrika edilen karanlık
Ey hayatıma girenler ve çıkanlar
Uçurum duygusuyla yaşadığımız hayat ey

...

Kaç zamandır duru, yalın, çalışkan, iyi insanlar özlüyorum
"içtenliğin" yada "dünya görüşünün" kirletmediği
Kendime bir yeni yıl kartı yazarak bunları diliyorum.


Sabahları açık penceremin soluduğu kent
Nabzında yüzyılın dağınık sancısı
Dumanı üzerinde tüten yıkıntılar
Hangi anlamı kuşanabilir şimdi yeni bir yıl
Umutsuzluk sözlüğünden karşılıklar aranırken hayata
Hangi söküğünü dikebilir bu yaralı kuşak
Hangi yüreğe öğretilebilir unutmak!


Aranıp duruyorum adresini yitirdiğim insanları
Vitrin camlarına yansıyan yüzlerde
Bilmiyorum kalmış mıdır adresini yüzlerinde taşıyan insanlar
Hala bir umut var mıdır
Çıkmaz bir sokağa benzeyen bu avare avunması vitrinlerde

Murathan Mungan