17 Ağustos 2011

taşınma zamanı


L.Arın

En zoru yılbaşı sonrasında geçen yıl birlikte aldığımız takvimi duvardan indirmekti. Birlikte yaşadığımız son yıl da sona ermişti. Bir hafta depresyonun karanlık kuyularına indim, buzlu camlar arkasından baktım dünyaya. En ufak bir çağrışımda sokak, otobüs demeden dolan gözlerle dolaştım.


Şimdi birlikte oturduğumuz son evden taşınmaya hazırlanıyorum. En kıymetli şeylerini, gözün gibi  sakladığın, biriktirdiğin kitaplarını topluyor, ayırıyor ve elden geçiriyorum.

Yalnız kitaplar mı , yayın hayatı sona ermiş dergiler, hiçbir sayfasına kalem değmemiş değişik yılların ajandaları, çoğu tanımadığım akrabalardan gelmiş kartpostallar, gençliğinin konser, tiyatro ve sergi broşürleri, yüzlerce kitap ayracı, 60-70'li yılların gazeteleri, gazetelerden kesilmiş köşe yazıları ve haberler, sahibinin hala aynı işi yaptığı şüpheli yüzlerce kartvizit, boş defterler...

ya kitaplar...ya kitaplar...

50'li yıllardan günümüze kadar her dönemden, kimi ilk basım, dizgi hatalı, kötü basımlı, kimi eski türkçeli, sararmış kitaplar, kimi imzalı , edebi, felsefi, siyasi kitaplar...

Bu kadar tutku ve özenle korunmuş, saklanmış bir kolleksiyonu yeni bir hayat için bozuyor , dağıtıyor , bağışlıyorum.

Ve bunu yaparken ne kadar bana izin vermiş olsan da senden özür diliyorum.










3 Ağustos 2011

Sevgilim...




                                                           Levent Arın


Sevgilim,

yetimim benim,

aylar nasıl geçiyor zaman hiç geçmezken

...kapılar kapalı, dünya buzlu cam
uyuşmuş gözlerimin önünde
hayat akıp gidiyor hiç kımıldamadan

ikimizin yerine dinliyorum
sevdiğin şarkıları
siyah tişörtünü giyiyorum yatarken
gömleklerini, kazaklarını, kokunu
senin rüyalarını görüyorum ölür gibi uyurken
gün boyu elimde kahve fincanı

kapıyı açmıyorum
telefonlara çıkmıyorum
başını bekliyorum geleceği olmayan hatıraların

Sevgilim,

yetimim benim,
nasıl da kayıtsız gülüyorsun hayata
öldüğünden haberi yok fotoğraflarının...


Murathan Mungan