18 Nisan 2015

sen neredesin?


- sen nerdesin?
- izmir'deyim anne...
- çok özledim seni...
- bende seni özledim, gelicem yakında görüşeceğiz...
- sen nasılsın? merak ediyorum seni, işin gücün var tabi... sen iyi olda... çok özledim...

her ay uçağa atlayıp annemi görmeye gidiyorum, annem iki yıldır alzheimer...
abimlerin olduğu şehirde yaşamaya başladı.

hergün görüşürken ayda bir görüşür olduk çok özlüyor, çok merak ediyor beni...

kendisinin değil benim gittiğimi sanıyor...

yanına gittiğimde özlemle sarılıp öpüyor, gözleri doluyor, mutluluktan orada kim varsa öpmeye başlıyor, sonra sıra tekrar bana geliyor ve bir kere daha öpüyor...

benim de gözlerim doluyor...

aynı şeyleri tekrar tekrar konuşuyoruz, bizimle konuşmak istiyor ama konuşulan konular gittikçe azalıyor...

durup durup "çok mutlu ettiniz beni" diyor, onun edilgen, uslu, söz dinleyen çocuk hali içime dokunuyor... yaşlı, lekeli, buruşuk elini tutuyorum...

artık boyanmayan saçları bembeyaz olmuş, gözbebekleri soluklaşmış..

onu güldürecek şakaları tekrar tekrar yapıyoruz abimlerle, hep birlikte bir daha gülüyoruz...

geçmişi, insanları, anıları  hatırlatmaya çalışıyoruz, eski günlerden konuşmaya çalışıyoruz,

eski annemle konuşmaya çalışıyoruz...

oysa o çocuklar gibi anını yaşıyor, "çok mutlu ettiniz beni" diyor yine...

gitme vakti geliyor tekrar sarılıyoruz,

arkamızdan el sallamaya bahçeye çıkıyor...

buruk ve üzgün bakışlarla el sallıyor, içim acıyor...

ertesi gün yeniden arıyorum

"sen nerdesin? çok özledim ben seni"...


2 Nisan 2015

kırıklarını aldırdım kalbimin...


 Barbara Pingot


hayal kırıklığı : hayal ettiğin şeyi bulamamak, beklentilerinin gerçekleşmemesi, hayallerinin kırılması, un ufak olması...

demek ki biz hep hayal ediyoruz...

okulumuzu, işimizi, eşimizi, arkadaşlarımızı hayal ediyoruz...

seçimlerimizi, insanlarla kurduğumuz  ilişkiyi, arkadaşlığı hayallerimizle dolduruyoruz...

sonra hayal ettiklerimizi bulamıyoruz ve " okulda hayal kırıklığına uğradım, işimde hayal kırıklığına uğradım, evlilikte hayal kırıklığına uğradım, beni hayal kırıklığına uğrattı" diyoruz...

demek ki sürekli hayallerde yaşıyoruz...

bir insanı tanıyoruz, ya da tanıdığımızı sanıyoruz. oysa onun hakkındaki fikrimizi biraz onun kendisi biraz da onun hakkında kurduğumuz hayaller oluşturuyor...

onun  samimi, dürüst, güvenilir, sevilir bir insan olduğunu, bize değer verdiğini hayal ediyoruz ( en azından ben hayal ediyorum/ediyormuşum)

oysa o, belki de benim hayallerimden çok uzak, çok habersiz, çok başka biri...

ben hayal ettiğim/sandığım kişi ile arkadaşlık ediyorum...

belki o da hayal ettiği/sandığı "ben" ile arkadaşlık ediyor...

belki de gerçekte birbirimizi  tanımıyoruz...

sandığımızdan çok farklı bir insan olduğu gerçeğine tosladığımız zamanlarda da "beni hayal kırıklığına uğrattı" diyoruz...

peki kim üzdü beni ?

hayal ettiğim gibi değil de kendisi gibi olduğu için "o" mu?

onunla ilgili hayaller kurup inandığım için "ben" mi?