26 Nisan 2011

İmzasız



Nihal Arın

"Resimlerinizi vermeyin" diyor hocam, ben resimlerimi hediye ettikçe. Resimlerimi biriktirmemi, saklamamı,sergi açmamı  tavsiye ediyor. Hediye ettiğim resimden sonra "belki de arkadaşınıza bir ev hediye ediyorsunuz"   diyor espriyle karışık.

Oysa ben bir resmi bitirdiğimde, yaptığım işten memnun kalmışsam eğer  hemen hocalarıma ve yakın arkadaşlarıma göstermek istiyorum. Onların alkışları yetiyor bana.

Arkadaşlarımın evlerinin duvarlarına resmimi asmak istemeleri ne kadar güzel , onların evlerine gittiğimde duvarlarında  resmimi görmem ne büyük zevk! Daha resim hediye etmek istediğim bir çok arkadaşım var (lütfen sırayı bozmayalım).

Sergi açma, kendimi tanıtma, resmimi satma gibi hayallerim yok nedense. Kendimi ressam olarak göremediğimdendir belki, daha olmadığımdan, pişmediğimdendir . Olmadığım resimlerime imza atamamamdan belli zaten.

Sadece hayal ettiğim resimleri yapabilmenin peşindeyim, hayran olduğum suluboyacıların yetkinliğine ulaşabilmenin peşinde...

Daha çoook yolum olduğunu biliyorum, bu yolda beni yalnız bırakmayanlara selam olsun!


17 Nisan 2011

Katlanmak

                                                                       Nihal Arın

Hayata katlanmak bir şey değil. Bir biçimde katlanırsın,n'olucak!
Asıl korkutucu olan ölümden sonraki hayata katlanmaktır. Bilinmezliğe katlanmaktır. 

Ölümden sonra bir hayat yoksa, mesele yok! En azından benim için bir mesele yok, çünkü istediğim bu!

Ama varsa, o zaman biz de varız demektir. Asıl katlanılmaz olan bence budur. Düşün gene biz olacağız. Biz! Biz kendimize katlanamazken gene biz!

Sonra gene ötekiler olcak. Hani şu bildiğin ötekiler. Bana ötekilere katlanabilen birini göster!

Ardından gene olaylar, hikayeler ve bunları konuşma, anlatma, yazma isteği olacak.Uçucu ruhların kelimelerinin ağırlığı olacak mı, olmayacak mı?

Yaşamaktan değil, katlanmaktan yorulmuşken  bunca yıl dönüp yeniden, yeniden katlanmak!

İçimi sıkıntı basıyor bunları düşündükçe! Hiçliğe inanmak istiyorum,hiçliğin varlığına.

Benim için cennet o. Artık hiçbir şeyin olmaması. Hikayesizlik.

Murathan MUNGAN/Kibrit Çöpleri



Levent Arın

11 Nisan 2011

Morötesi

        Nihal ARIN



Yüreğe Yapılan Dövme




yıldızlar,göz kaş ederek olsun
seninle konuşmak istemeseler,
niye o kadar uzaktan
göz kırpıp dursunlar sana?


bulutlar, yüreğinin terennümlerine
ses katmak istemeseler senin,
yağmur olup da niye
insinler yücelerden?


rüzgarlar alıp götürmek istemeseler
ağzından çıkanı uzaklara,
onca yolu tepip de
ta buralara niye gelsinler?


sen sözün açtığı yarasın varlıkta,
ey insan,
ey insan kalbi,
sen yaraların en derini,


en kızılı, en güzeli,
en tatlı tatlı kanayanı!
sen, yaraların,
hayatı aşıp sanata evrileni!




Cahit KOYTAK
Yeni Başlayanlar İçin Metafizik






                                                              Levent ARIN

3 Nisan 2011

Yeni hayaller

Nihal Arın


Birlikte yaşadığınız kişiyi kaybetmek demek çok sevdiğiniz ve sizi çok seven kişiyi kaybetmek anlamına gelmiyor sadece.Yaşam tarzınızı,alışkanlıklarınızı ve gelecek hayallerinizi de kaybediyorsunuz. İki kişilik hayat tek kişi olarak devam ediyor, bocalıyor ve sürekli eksik hissediyorsunuz. Bu eksikliğin şiddetle canınızı acıtacağı  yerlerden, ortamlardan uzak durmaya çalışıyorsunuz.

Tabi bir de çöpe giden gelecek hayalleriniz var.Geleceğe ilişkin hayallerinizin bugünü anlamlı kıldığını hayalleriniz kalmadığında hayatın anlamının da kalmamasıyla anlıyorsunuz. Hayat anlamsızken gelecekten birşey beklemek de pek mümkün olmuyor.

İşte burda yola devam etmenizi sağlayan iki önemli etken devreye giriyor. Bir tanesi yeni alışkanlıklar, yeni ortamlar,yeni arkadaşlıklar edinmek.

Son bir yıl içinde hayatıma resmin yeniden ve etkili bir şekilde girmesi  üzerimde güçlü bir antidepresan etki yaptı. Üretmek insanı nasıl da onarıyor. Bu yıl içinde kurduğum yeni arkadaşlıklarla ise tazelendiğimi ve yenilendiğimi hissettim.

İkinci önemli etken ise, evlilik hayatımdan çok öncelere dayanan ama evlendikten yani "ben" den "biz"e geçtikten sonra ihmal ettiğim eski dostlarımla yeniden ilişki kurmak oldu.İnsanın ergenliğini, gençliğini bilen, ortak bir geçmişi ve anıları paylaştığı dostlarının  paha biçilemez olduğunu  farkettim.

Artık geleceğe ilişkin hayallerim olduğu gibi daha önemlisi birlikte hayal kurduğum dostalarım da var.    




Levent ARIN