24 Mayıs 2016

kitaplar üzerine...


Ayşe kitaplar üzerine sorulmuş soruları yanıtlamış ve benim yanıtlarımı merak etmiş... 
kitap üzerine sorular, çağrışımlar, akla gelenler burda :


  • Ne zamanlar kitap okuyorsun? 


ilkokula-orta okula gittiğim zamanlar geldi aklıma...
okul tatil olmuş, yaz sıcağında divana uzanmış, elimde kitabım başka dünyalara girmişim... sonra hep yukarıda tutmaktan kolum yorulmuş, gözlerim ağırlaşmış ve en tatlı uykulardan birine dalmışım...

artık aynı geniş zamanları bulamıyorum. işte , evde, yolculukta boş kaldığım anlarda okumaya çalışıyorum. bir çok kitap okuyabileceğim zamanı ne yazık ki internette geçiriyorum. diziler, filmler, haberler, yazılar derken kitabın kapağını açmadığım zamanlar olduğunu görüyorum. 

o zaman suçluluk duygusuyla kitabı yanımda gezdirmeye başlıyorum ( işte fırsat bulunca okurum, yok götüreyim evde okurum, belki yolda okurum...) 


  • (Klasiklerden gelsin bu soru) bir kitap yazacak olsan adı ne olurdu?


ressam olma hayali kursam da hiç yazar olmayı, kitap yazmayı düşünmedim. oysa küçüklüğümden beri günlük yazarım. galiba sadece kendim için yazmayı seviyorum. 
  

  •  En sevdiğin yazar/çizer kim?


rahatsız edici bir soru bu. çünkü bir insan hem yaprak sarmayı hem de kazandibini aynı oranda sevebilir ve arasında seçim yapmak istemeyebilir. 
ben cümlelerinden yazarını tanıyabildiğim yazarları severim. bu bazen orhan pamuktur, bazen hasan ali toptaş, bazen allen de button, bazen cahit koytak... 


  • Yüz yüze olsak da bir kahve içsek  dediğin yazar kim?


yüzünü hiç görmeden mektuplaştığın, özel şeylerini paylaştığın birisiyle bir gün karşı karşıya oturmak gibi geliyor bu bana. karşıdaki hem çok yakın ve tanıdık, hem de çok uzak ve yabancı... 
işte o yabancı tarafın kurduğum gönül bağına zarar vermesinden korkarım...


  • Okurken heyecandan tırnaklarını yediğin / kahkahalar attığın / ağladığın kitaplar var mı?


Tanpınar'ın ince mizahlı kitabı "saatleri ayarlama enstitüsü"nü okurken çok gülmüştüm. Woody Allen ve Allen de Botton da güldürür beni...
bazen her şeyi bırakıp bir polisiye-maceraya kendimi kaptırmayı da severim...


  • Kendini okurken hatırladığın en eski kitap hangisi?


aklıma bir kaç kitap geliyor hangisi en eski bilemedim :

çocukların dedektiflik yaparak gizemli olayları çözdüğü "beşler çetesi" var (gizemi çözmek için çocukların akıl yürütüşlerine hayran olmuştum).
serseriliğini çok severek bir kaç kere okuduğum  "Tom Sawyer" var sonra, 
bir de nemeçek'e ağla ağla perişan olduğum "pal sokağı çocukları"...



  •   Okumak eylemi ile ilgili en sevdiğin cümle nedir?

"bir kitap okudum ve hayatım değişti" 

hepimiz kulağımıza hayatın  sırrını fısıldayarak bizi ve hayatımızı değiştirecek kitapları aramıyor muyuz? 


bu sorulara ergenliğimiz süresince kitap değiş tokuşu yaptığımız, okuduğumuz kitapları birbirimize anlattığımız, sonrasında yazarlık da yapan ve halen benden çok daha iyi bir okur olan dostum Binnur'un da yanıtlamasını isterdim.
Bilmem yapar mı?





16 Mayıs 2016

tanıştığımıza memnun oldum



    Kitap fuarından yolculuklarda taşıması, okuması kolay olsun diye adlarını daha önce duyduğum ama hiç okumadığım yazarların ince kitaplarını aldım. 

   Yeni yazarlarla tanışmak yeni arkadaş edinmek gibi bir şey. Okurken arkadaşlığınızın devam edip etmeyeceğine de karar veriyorsunuz.


    Portekizli yazar Pessoa çok yönlü, çok kişilikli bir yazar olmasıyla beni  şaşırttı, hayran bıraktı. 

   Sayıları yüzü bulan takma adlarla yazdığını, bu hayali yazarların sadece "takma ad"dan ibaret olmayıp her biri kendi yaşam öyküsü , üslubu, siyasi ve dini inancı olan yazarlar olduğunu ve bu "kökteş" yazarlar aracılığıyla şiirden tiyatroya, polisiyeden politika ve felsefeye çok farklı alanlarda on binlerce sayfa yazı yazdığını bilmiyordum. 

   Farklı kalemlerden, farklı konu ve tarzlarda yazan Pessoa ne yazık ki hayattayken sadece bir şiir kitabını bastırabilmiş. "Başıboş bir yolculuktan notlar" da yarattığı yazarların kitaplarından dizeler, alıntılar, aforizmalar derlenmiş...

   "Beni şekillendiren hayal gücüdür.Yolculuk etmem için elimden hep o tuttu"







     Saramago ile bu kadar geç tanıştığıma üzüldüm. Uzun süredir böyle güzel, duru anlatımlı bir öykü okumamıştım, su içmişim gibi içimi serinletti. Bende küçük prens tadı bıraktı, tekrar tekrar okunabilir bir öykü bu...

"ben bilinmeyen adayı bulmak istiyorum, o adaya ayak bastığımda kim olduğumu öğrenmek istiyorum, Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin"