19 Mart 2015

Yaşamında inanılmaz şeyler yapamayacak olmanın 7 nedeni



“Temel olarak söylemek istediğim şey şu: aşağıdakiler sende olmadığı için, muhtemelen pek bir şansın yok, çünkü : “

1. Yeterince başarısız olmadın.

 

Çünkü vasatlığın içinde mutlusun ve aslında denememeyi seçtin. Çünkü yeni bir şeyi öğrenmek hakkında konuşmak (mesela bir yabancı dili) aslında onu öğrenmekten daha kolay.

...

Çünkü sen orada oturmuş denemekte bile başarısız olurken, ben burada başarısız denemeler yapıyorum, kendimi zorluyorum, yeni şeyler öğreniyor ve mümkün olabildiğince başarısız olmaya çalışıyorum.

Çünkü biliyorum ki deneyip başarısız olduğum müddetçe öğreneceğim, öğrendikçe de rotamı düzeltip yola devam edeceğim...

 

2. Başkalarının senin hakkında düşündüğü şeyleri umursuyorsun.

 

Çünkü çevrene uyum sağlaman lazım.

Çünkü dünya seni olduğun gibi göreceği için kendini olduğun gibi kabul etmekten korkuyorsun. Sen başka insanları yargıladığın için, sana onlar da seni yargılıyorlarmış gibi geliyor.

Çünkü sahip olduğun şeylere, yaptığın işlerden daha çok önem veriyorsun.
...
Çünkü ben bütün güvensizliklerimi görmezden gelip kendi özgün halimi dünyaya gösterebileceğim, başkalarının fikirlerine, “elalem ne der”lere bağışıklık kazanacak ve bir fikirler keşmekeşinde ayakta kalacağım...

3. Kendini olduğundan daha zeki sanıyorsun.

 

Çünkü şimdiye kadar herkesin yaptığını yaptın, okuduklarını okudun, çalıştıklarını çalıştın.

Çünkü onların testlerini geçmek için öğrenmen gerekenleri öğrendin ve bunun seni akıllı yapacağını sandın.

Çünkü öğrenmenin sadece okullarda olduğunu sanıyorsun.

Çünkü sen okul için çalışırken ben hayatı öğrenmeye çalışıyordum. 

Çünkü sen sınıfta öğrenme peşinde koşarken ben dışarı çıktım ve yaparak öğrendim.

Çünkü hayata dair, senin herhangi bir üniversiteden alacağın bir kağıdın kapsayacağından daha fazla şey biliyorum. Çünkü zeka ne öğrendiğin değil, nasıl yaşadığındır...

4. Okumuyorsun.

Çünkü okuman gereken şeyleri okumuyorsun, ya da daha kötüsü, hiçbirşey okumuyorsun.

Çünkü tarihin sıkıcı ve felsefenin aptalca olduğunu düşünüyorsun. Çünkü oturup MTV veya E! izlemeyi, yeni bir şeyler keşfetmeye ve etrafındaki dünyayı daha iyi anlamak için bir başkasının zihnine girmeye tercih ediyorsun.

Çünkü dünyadaki tüm gücün, bizden önce yaşamış olanların kelimelerinden geldiğini kabul etmiyorsun, bilmek veya yapmak istediğin herşeyin etrafındaki kelimeler evreninde biryerlerde, şimdiye kadar görülmemiş bir bolluk içinde sana sunulmuş olduğunu da…
  
5. Merak etmiyorsun.


Çünkü haberlerini, devletin kontrol ettiği kopyala-yapıştır ajanslardan alıyorsun.

Çünkü şu basit soruyu sormaya isteksizsin : “Ya hepsi yalansa?..” Üstelik gerçekten öyle olabileceğini kabul etmeye ve ana  akım medyanın bütün yöntemlerinin, kesin emirleri uygulayarak bir tek şeye yöneldiğini kabul etmeye yanaşmıyorsun : senin dikkatini dağıtmaya.

Çünkü beni herşeyi-bilen-ukala olarak nitelendirmek senin için kolay ama kendini hiçbirşeyi-bilmeyen olarak nitelendirmek zor.

Çünkü ben konudan bağımsız olarak bilgi susuzluğu çekiyorum.

Çünkü sen Candy Crush veya Megalopolis oynarken ben bağ teorisi veya quantum mekaniği okuyorum.
 ...

 6. Yeterince soru sormuyorsun.

Çünkü otoriteyi sorgulamıyorsun. Ondan hoşlanıyorsun.

Çünkü kendini de sorgulamıyorsun.

Çünkü doğru biçimde konumlandırılmış sorgulamanın, saygıdeğer fikir ayrılıklarının, inandığın şeyleri sana tersini söyleyen birilerine karşı savunmanın bir hayat içindeki gücünü anlamaktan uzaksın. Gerçekliği sorgulayabilme yetisinden uzak, kendi kendine dayatılmış bir hayatta kalma stratejisi ile, Matrix filmindeki gibi bir monotonluk yaşıyorsun...

 7. Gerçeklere dayanamazsın

Çünkü bilmediğin şeyleri bilmediğini itiraf etmeyi reddediyorsun.

Çünkü internette bulduğun hiçbir yazı, senin yaşamda kaybettiğin tüm zamanı yerine koyamaz.

Çünkü sen olmadığımı zannettiğinde bile, ben etrafımda olup bitenin farkındayım.

Nihayet, kendi anlama yoksunluğunu anladığında, o zaman göreceksin; gerçekten inanılmaz bir şey yapmaktan seni alıkoyan tek şey, aslında bizzat sensin...

Steve Jobs

yazının orjinal versiyonuna buradan ulaşabilirsiniz
türkçeye çevrilmiş uzun versiyonuna ise buradan ulaşabilirsiniz







15 Mart 2015

gülümsemenin nedeni...





belki narin, mis kokulu bahar dallarının bembeyaz açıvermesidir
                 ki bakınca için kıpır kıpır neşeyle dolar, iyimserleşirsin,
hayat ne güzel diye düşünürsün, bi cemre de sana düşer...

belki denizin pırıl pırıl berraklığıdır,
                    avucuna alıp içesin gelir...
 
belki özlediğin bir arkadaşının " özledim seni" diyen sesidir, 
                 doping yapar, maraton koşsan koşarsın...

belki eski bir öğrencinin "bana çok emeğiniz geçti" sözüdür,
                 maaşının yanına ikramiye olur...

belki günlerin uzadığını farketmektir,
                 dünyanın ritmi insana iyi gelir "her şey yolunda" der...

belki güzel bir kitap okumaktır,
                 senin için yazılmış gibi, yazarla sohbet ediyor gibi okumak...

belki seni görünce gözleri parlayan yakınlarınla buluşmaktır,
                 senin de  gözlerin parlar,  yüreğin çarpar...

belki de yaşlı annene yeniden sarılmaktır, 
                 onun kokusunu içine çekip, yeniden kucağındaki küçük kız olmaktır...