29 Kasım 2010

Ebru Sanat ve Rehabilitasyon Merkezi


          Sulu boyaya başladıktan sonra heveslenen bir çok arkadaşım "ben de istiyom, ben de kursa gelecem "  dediler.Oysa Ebru sanata girmek öyle kolay değil.Bir kere muhabetiniz çok, dağarcığınız geniş olacak. Psikoloji, siyaset, tarih, din, varoluş, sanat, müzik, sinema, çocuk yetiştirme, ergenler,  hayatın anlamı, aile, ego vb.konular repertuarınızda olacak. Kendinizle dalga geçmeyi ve gülmeyi bileceksiniz. Süprizlere açık olacaksınız. Hele aileniz boşanmışsa, arızalarınız varsa ve parola "tatlı çarşamba"nın anlamını biliyorsanız  girdiniz gitti demektir. Artık  1. sınıf bir resim eğitimi alabilirsiniz. Ben nasıl oldu da girdim bilemiyorum, Kaan Bey'in boşluğuna denk geldi heralde, bir kere uğrayıp bir daha gelemeyen kaç kişiye  gözlerimle şahit oldum valla.Sonuç olarak hem ressam hem de rehabilite olma yolunda ilerliyorum galiba...



    Levent ARIN

27 Kasım 2010

Biraz nostalji


                    2000 yılında GSF Resim bölümünde yüksek lisans yapan yurdumuz öğrencisinden  yurtta bir resim kursu açmasını rica ettik,o da kabul etti.Personel olarak ben ve Levent dahil  dört kişinin de katıldığı kurs yaklaşık yirmi kişi ile başladı.İlk derste beş bacaklı bir sandalye çizen memur arkadaşımızı bir daha kursta göremedik.Çizecek malzeme sıkıntısı çektiğimiz günlerden birinde hocamız şövalesini getirip üzerine ceketini astı,"bunu çiziyoruz" dedi.Yukarıdaki resim benim o gün ki resmim.


                      Bu da Levent'in çizdiği resim.Levent ,daha iyi çizen yetenekli öğrencilerin resimlerini görünce kendinde ümit olmadığını karar vererek kursu bıraktı.Oysa o yetenekli öğrenciler de bir süre sonra kursu bıraktılar ve geriye sadece iki memur arkadaş kaldık.İki kişilik resim kursu haliyle fazla sürmedi.


               Bu da resim hocamızın çizdiği resim çizen Levent resmi.Hocamız Asıf bey, İran'lıydı ve İran'a dönmemek için okulunu uzatabildiği kadar uzatıyordu.İran'da bir ressam için gelecek olmadığını buralarda kalmak istediğini söylüyordu.Şimdi nerelerde ne yapıyordur acaba?

23 Kasım 2010

Yaz geçer...



"Yaz geçer" der Murathan Mungan en sevilen şiir kitabında,yaz atölyede sınava hazırlanan Ayça'nın günde yüz kere "Kaan abiii" demesi,tekrarlanan güzel müziklere karışan vantilatör sesi,arada şaşırıp fırçayı bandırdığım çay ve kolalar, Desen'in güzel gülüşü ve insani dertler üzerine ilginç sohbetlerle geçti.Sıkıntımdan çıkmak için koşa koşa atölyeye gittim,bir an önce içime dönmek için koşa koşa eve geldim.Severek,heyecanlanarak, sıkılarak ve hatta boğularak resimler yaptım.Bu da sıkıldığım resimlerden biriydi.Ama Kaan bey sıkıldığımı anlar ve benim iyi hissetmem için "iyi gidiyor,güzel oldu" demeyi ihmal etmezdi.Su yansımaları yapmaktan korkuyordum oysa işin sırının resimdeki lekeleri görmek ve kağıda geçirmek olduğunu öğrendiğimde o kadar da zor olmadığını farkettim.Yaz geçti,bakalım yazınca geçecek mi ?



Levent ARIN

20 Kasım 2010

niye yağlıboya yapmıyorsun?


"Sulu boya ilkokul yıllarını hatırlatıyor,çocukların boyası.Yetişkinler yağlıboya yaparlar."
Resim konusunda hiç fikri olmayanların bile fikri bu.Yağlıboyanın katılığı,tutukluğu,donukluğu vede kasıntı hali suluboyada yok.Suluboya hayat gibi;kontrolü zor,süprizlere açık,akışkan,şaşırtıcı ve doğaçlama.Bu tanım fazlasıyla ebru için de geçerli.Ebru teknesine renkleri damlatıyor,şekiller veriyorsunuz ama onu kağıda geçirdiğinizde çıkan sonuca siz de şaşırıyorsunuz.

Levent ARIN

15 Kasım 2010

ilk ders...




             İlk derste bunu yapmadım ama bu da ilklerden biri (perspektifinin bozukluğundan belli)

Yaz tatilinde kafamı meşgul ederek geçirecek bir şeyler yapmak istiyordum ve yazın açık bir kursun olmadığını,sanat ve hobi kurslarının kışın çalıştığını öğrendim.Bülent abinin "bizim arka sokakta bir atölye var baktın mı? "demesiyle Ebru Sanattan içeri adımı mı attım.

İlk derste hocam Erdem Bey'di. Onun meraklı bakışları,güzel sohbeti ve kibar müdahaleleriyle bir şişe ve yanına bir portakal çizdim.Çizim iyiydi ama boyaması kötü oldu.(Sonradan hocam olacak Kaan bey o gün biraz uzak duruyordu,ben önce benden hoşlanmadığını düşünmüştüm ama tanıdıkça bunun kendi hocalık endişelerinden kaynaklandığını farkettim)

 İlk ders sonrası, elimde yıllar sonra yaptığım bir resimle eve dönerken ağladığımı ikisi de bilmiyor...






Levent'in ilk ebrularından biri,ikimizin de suyu ve renkleri sevmemiz tesadüf müdür?