11 Temmuz 2017

gençlik başımda duman...








bu aralar bir grup yeni memura ergenlik psikolojisini anlatacaktım...
elimdeki kaynaklardan ergenliği tarayıp, okurken kendi ergenliğim, lise yıllarım geldi aklıma... 

bol hülyalı, eğlenceli, çatışmalı yıllarım... 

dert ettiğim kilolarım, gittiğim dil kursları, oynadığım halk oyunları, 80'lerin 
90'ların pop ve rock müzikleri, heyecanla karıştırdığım bravo dergileri, walkman'im, kasetlerim, posterlerim, mektup arkadaşlarım, okuduğum kitaplar, hayran olduğum yazarlar (Milan Kundera, Murathan Mungan, Woody Allen...)  platonik aşklarım,hatıra defterim, asi, sıradışı olma hayalleri kuran utangaç bir kızın ruh halleri... 

ve aynı zamanda hem sıra, hem mahalle arkadaşım olan en yakın dostumla kurduğumuz hayaller ;

birlikte aynı üniversiteye  aynı bölüme gideceğiz, yine yan yana oturacağız, özgür ve bağımsız olacağız, üniversite hayatının tadını birlikte çıkaracağız... 

bu hayallerin peşinde yapıyorduk üniversite sıralamamızı... ikimizin de tercihlerinde ilk sırada psikoloji var...  

bu hayallerle sınava giriyoruz, birinci basamağa kolaylıkla geçiyoruz... 
dersane, testler deneme sınavları  derken  hayallerimize ulaşmamızın son adımı olan ikinci basamağa da giriyoruz...

yaz boyu bir yandan heyecanla sonuçları bekliyor bir yandan birlikte Pink Floyd dinliyor , şarkı sözlerini ezberden söylüyoruz. rock tarihine ilişkin kitaplar okuyor, bizden önceki zamanların gruplarını keşfetmeye çalışıyoruz. birlikte eğlenerek kekler, pastalar pişiriyoruz , gizli saklı şaraplar içip sarhoş oluyoruz...

sınav sonuçlarının ertesi gün gazetelerde yayınlanacağını öğrendiğimizde kalbimiz yerinden çıkacak oluyor... bir gün daha nasıl bekleyeceğiz, gece nasıl uyuyacağız ?

o zaman annemin aklına Yeni Asır gazetesinde çalışan üst komşumuz geliyor. sonuçlar gazeteye verilmiştir, gazete basılırken sonuçları öğrenebiliriz diyor... 
annem sınav numaralarımızı bir kağıda yazarak üst kata çıkıyor,gazetecinin hanımına telefon ettiriyor...

biraz sonra heyecanla dönüyor ve üstteki numara ege psikoloji, alttaki numara kazanamamış diyor... 

ve ben başlıyorum hüngür hüngür ağlamaya... 

annem "hangi numara seninki" diye soruyor... ağlamaktan cevap veremiyorum... "üzülme kızım yeniden girersin, seneye kazanırsın" diyor... 
ağlamaktan üstteki numaranın benim olduğunu arkadaşımın kazanamadığını ve güme giden hayallerimize ağladığımı söyleyemiyorum... 

üniversiteyi  kazandığını öğrendiğinde bu kadar üzülen bir ben vardım herhalde... 

o eylül de ben üniversiteye, arkadaşım da yeniden dershaneye başlıyor... 
ilk yıl onun eksikliğini çok hissediyorum...bir sene sonra arkadaşım aynı fakültede felsefeyi kazanıyor,  artık aynı okuldayız ama yollarımız ayrıldı... 

sadece hayal etmenin gerçekleşmesine yetmediğini böylelikle öğreniyorum...













3 yorum:

  1. Aynı yaşlarda olmalıyız, benimde sıra arkadaşım ile aynı bu yazılanlar gibi yaşanmışlıklarım olmuştu, sınav bitince netlerimize bakmıştık, gerçek netimi saklamıştım onunki ile aynı demiştim çünkü o benim tek arkadaşımdı her şeyimiz aynıydı, hayallerimiz bile...gazetede numaramı gördüğümde ben de sevinememiştim, hayalim olan edebiyat değil büyük bir şehirde büyük bir üniversite kazanmıştım, tutmaz diye yazdığım babamın üniversitesi...gazeteyi parça parça etmiştim...

    YanıtlaSil
  2. Artık sen de hoşgel sevgili nihaventrenkler, uzun zaman oldu hoş gelmeyeli , hoş geldin nihaventler ne zaman diyeceğim?

    YanıtlaSil

ses verenler