9 Kasım 2012

yoksa tutuculuk mu?



 Nusret Topuzoğlu



ne olacak bu eşyalarla duygusal bağ kurma,

sevdiğim eşyalardan vazgeçememe halim?

sevdiğim ucu/topuğu erimiş, naylon çorap kıvamına gelmiş çoraplarımı atamam,

tüylenmiş kazaklarımı - ki bazıları yaş olarak çocukluktan çıkıp ergenliğe girdi- evde giyerim deyip saklarım...

modası geçmiş ayakkabılarla dolaşırım...

kulbu kırık bardaklar illa küçük saksı ya da kalemlik olmak zorunda...

sevdiğim, güzel yazan kalemler nasıl bitersiniz?  insafsizlar...

kanadı kırılmış güzel desenli şemsiyelerim...sizlerle ne fırtınalı anılarımız oldu...

belki de bundandır sevdiğim kitapları tekrar tekrar okumam, sevdiğim 
filmleri tekrar tekrar izlemem...

sevdiğim ve ezberlediğim müziklere takılı kalmam...

bi yandan annemi her yeri çizilmiş alüminyum, emaye, teflon, plastik tabaklarını/tencerelerini atmaya iknaya çalışırken beş yıllık cep telefonumdan ayrılmanın hüznünü yaşıyorum...

ne güzel telefondun sen...şarjın çok dayanırdı, müziğin güzeldi, kaç yıllık sevdiğim mesajlar, resimler saklıydı içinde...
bi daha açılmayacağını bildiğim halde bak atamıyorum seni...

ya solan çiçeklerim...size  baktığımda gözlerimdeki hüznü görmüyor musunuz? 

nasıl uyum sağlayacağım ben bu gittikçe daha hızlı değişen dünyaya ?




1 yorum:

  1. hiii! ayna tuttun sanki hayatıma... yalnız değilmişim, içim sıcacık oldu bu yüzden. Geri dönüşüme bu denli meraklı oluşum da bu yüzden mi? galiba... Elden çıkmasınlar, değişsinler ama benimle kalsınlar... ne sakıncası var ki. Kalsınlar. Teknoloji kendini yenilemek ve her daim tüketmemiz için kendini yiyip bitiren aletler sunuyor bize... zoraki yenilenme... oysa benimle birlikte yaşayanın, yaşlananın tabii ki değeri daha fazla. Habire değiştirirsek eşyaları, neyi değiştirmiş olacağız? kendimizi mi hayatımızı mı? yoksa kaderi mi? Sadece birilerine para kazandıracağız. tüketmek için sürekli baskı altındayız, belki de bu baskıya direniştir bu halimiz... :)

    YanıtlaSil

ses verenler