N.Arın
kitapçı ve market raflarında gittikçe daha
fazla sayıda kişisel gelişim kitapları görüyorum...
insana olta atan isimlerinin ve inanılmaz satış rakamlarının yarattığı merakla elime alıyor ve karıştırıyorum...
birbirine benzer şeyler söyleyen (istersen yaparsın!...inanırsan
olur!..)
içerisinde ünlü insanlardan özdeyiş , başarı öyküleri , felsefeden, psikolojiden, kutsal kitaplardan hap gibi kısa alıntılar ve kişiye gaz verici cümlelerin yer aldığı,
okuyana kendini - geçici süre- iyi hissettiren ama kapağı kapandıktan bir süre sonra unutulan gelişim
kitapları…
bir dönem çekim yasası, bir dönem NLP,
bir dönem kuantum , EFT, hipnoz vs… şeklinde trendleri olan ve çevremde pek çok
kişinin okuduğu (bir kaçını ben de merakla okudum ) self terapi kitapları…
Orhan Pamuğun yazdığı gibi okuyunca
hayatımızı değiştirecek kitabı arıyoruz galiba…
aslında kitaplar hayatımızı değil ama bizi
değiştiriyor…
genellikle de -romanlar gibi- değiştirme iddası olmayan kitaplar yapıyor bunu… ama bunun için yıllarını vermiş emektar bir okur olmak lazım…
genellikle de -romanlar gibi- değiştirme iddası olmayan kitaplar yapıyor bunu… ama bunun için yıllarını vermiş emektar bir okur olmak lazım…
daha hızlı kişisel gelişim isteyenlere
ise (pek çok kişinin gözünü korkutan) terapistler var... deneyimlerimden biliyorum
ki iyi bir terapistin sağladığı faydayı hiçbir kitap, falcı, ilaç
vs. sağlayamıyor…
ama bir çok kişi, kendini değiştirmektense kitabı,
ilacı veya falcıyı değiştirmeyi daha kolay görüyor...
ne ilginçtir ki hem şikayetçi
olduğumuz hem de değişmesinden korktuğumuz hayatlar yaşıyoruz…
ve hayatın sırrını
kulağımıza fısıldayacak kitabı arıyoruz…
eveet...roman gibi uzun soluklu kitaplar uzun vadede ama kalıcı fikirsel değişimler yaratıyor insanda...kişisel gelişim kitapları ise kısa sürede hatta okunduğu anda ve hatta cümle biter bitmez değişimi başlatıyormuşcasına etki bırakıyor...oysa ki kapak kapandığında siliniveriyor pek çok bilgi...fast food sevenlerin ortak paydası çabuk doymak,çabuk acıkıp lezzetli sanılan yiyeceklerle tekrar buluşmak...yazını çok sevdim nevarin...üç noktalarını da ...benim de favori noktalama işaretimdir...yazan kişi karşında soluklana soluklana konuşuyormuş etkisi bırakır hep ben de...güleryüzlü günler diliyorum...n.saydın
YanıtlaSilçok güzel söylemişsin,bunlar gerçekten kitap fast food'u..."soluklana soluklana konuşmaya" da bayıldım, dostum bence sen de bir blog açmalısın,baksana ne güzel betimlemelerin var,kimbilir sende daha ne hazineler vardır
Siliçinde bulunduğum zaman dolu dizgin koşan bir at gibi ve onun üzerinde oturup
YanıtlaSilseyahet etmekten ürküyorum...Her şey bu atın üzerinde çok flu görünüyor,
geçtiğim sokaklar insanlar günler mevsimler...hiç birini tam göremiyorum.Kitap
okumak zamanın üzerinden inmek gibi...Her şey birden bire yavaşlıyor sokaklar insanlar günler mevsimler her haliyle görünür oluveriyor...kitap okuyarak sokakları insanları günleri mevsimleri tanıyıp sevmeye başlıyorum....
İşte sizi de okuyarak sevdim...
ne güzel söylemişsin, gerçekten "zamanın üzerinden inmek" tam anlatıyor...ne kadar ihtiyaç duyuyorum buna..zamanın ve hayatımın dışına çıkmaya..
Sil