hayatımın en
temel çelişkisi yalnızlıktan sıkılıp insanların arasında olmayı özlemem
sonra da insanlardan sıkılıp yalnız kalmayı istememdir...
arkadaşlarla
birlikte olmak, vakit geçirmek güzeldir... zevklidir...
antideprasan etkisi yapar... insanı canlı
tutar... yaşama bağlar... hayata katlanmayı kolaylaştırır... dertleri sıkıntıları
hafifletir…
kendini unutturur...başka hayatlar görmeni sağlar...
kendini unutturur...başka hayatlar görmeni sağlar...
ama onlarla
birlikteyken bir süre sonra kendimi eve dönme hayalleri kurarken bulurum…
sigaranın tiryakinin burnunda tütmesi gibi yalnız kalmak burnumda tüter…
sakin, sessiz,
huzurlu evim uzaktan cennet gibi görünür, beni kucağına çağırır...
gözlerden, sözlerden uzak olmanın dayanılmaz rahatlığı...
gözlerden, sözlerden uzak olmanın dayanılmaz rahatlığı...
ama evimde
tek başıma uzun zaman geçirdiğimde bir yandan sessizlik büyürken bir yandan da kafamın içi sesler, sözler, görüntüler,
anılar, düşüncelerle yavaş yavaş dolmaya başlar…
bazen bunların
beni ağır ağır dibe çektiğini , boğduğunu, nefes alamadığımı hissederim…dünya
anlamsızlığa bürünür ve benden uzaklaşır...
böyle zamanlarda şarabın da pek faydası
olmaz…
işte o
zaman bir arkadaşın neşeli/enerjik sesi hayata dönüş biletidir… zihnimi susturur,
beni içimden dışarı çıkarır… dünyaya geri dönerim...
ta ki yeniden yalnız kalmayı özleyene kadar...
ta ki yeniden yalnız kalmayı özleyene kadar...
bir sarkaç
gibi yalnızlıktan insanlara ,insanlardan yalnızlığa salınır dururum…
Sarkaç ritmini bozmadığı sürece bu en güzel yaşamak şeklidir...(bu güzel suluboya çalışmaları size mi ait?)
YanıtlaSilevet suluboyalar benim..tam istediğim tarz değil ama hala öğrenciyim :)
Sil