18 Mayıs 2011

Huzur (suz)




"Ruh huzursuz olunca beden hareket ister" diyor Kundera.

Kafan karışık, ruhun huzursuzsa evini, odanı, masanı düzenlersin mesela. Sanki evin, odan,masan  düzenlenince için de huzura kavuşacaktır.

İçindeki filmi izlememek için kendini hareketin geçici rahatlığına bırakırsın; yürürsün, market, mağaza, kitapçı gezersin. Ama hareket bittiğinde içindeki filmin ikinci yarısı başlar.Bu yüzden bir çok insanın durmamacasına hızlı ve hareketli bir hayat yaşamaya çalıştığını düşünürüm, içindeki sesleri duymamak için.

İnsanlar, yolda, otobüste, marketteyken   dış dünyayla, diğer insanlarla ilgilenenler veya kendi içindeki filmi seyretmeye, sesleri dinlemeye devam edenler diye de ikiye ayrılabilir. Ve ben kesinlikle ikinci grup içindeki yerimi alırım.

Bazen kafandaki sesleri bastırmak için müzik dinlersin, şarkıya eşlik edersin mesela, ya da bir kitap açar başka dünyalara geçiş yaparsın.

Belki eline kalem alır bir resim çiziktirmeye, boyamaya başlarsın, sonunun nereye varacağını merak edersin, en azından kafandaki seslerin konusu değişir.

Bazen insanların içinde olmak huzursuzluk verir, bir an önce yalnız kalmak kendi içine dönmek istersin, bazen de huzur veren bir insanın yanında olmak, konuşmasanız bile yanında oturmak istersin. Hayatında böyle biri varsa ne mutlu...

Bir kedinin veya köpeğin mırıltısı da huzur verir bazen, yıllardır gittiğin bir dükkan, parkta oturan  yaşlıların  zamandan kopuk dinginliği, çiçeklenmiş tarlalar, bir teknenin, vapurun gidişini izlemek ...

ve denize bakmak, denize bakmak, denize bakmak...




                                                   

10 Mayıs 2011

Gamlı Baykuşa...


 Timur SELÇUK 
"Ayrılanlar için"





Yollarımız burada ayrılıyor
Artık birbirimize iki yabancıyız
Ne kadar acı olsa
Ne kadar güç olsa
Her şeyi evet her şeyi unutmalıyız

Hiç yaşamamışçasına, hiç sevmemişçesine
Unutursun o günlerimizi gecelerimizi
0 günlerce gecelerce sevişmelerimizi

Her kederin tesellisi bulunur
İnsan ne kadar sevse unutabilir
Mevsimler gelir geçer
Yıllar geçer
Sen de unutursun bir gün gelir

Her şeyi evet her şeyi, her şeyi unutabilirsin
Hatta bütün yazdıklarımı, satır satırına
 

Kalırsa da içimde bir derin sızı kalır
Kalırsa da içimde bir derin sızı kalır



3 Mayıs 2011

Öyküsünü anlatan gözler

                                                         Desen ÜLKÜ


Önce "gözler" benim için...

İnsan veya hayvan kendimi yakın hissetmem, sevmem için güzel gözlü,
güzel bakışlı olması yeterli.

Güzel göz, yeşil yada mavi göz demek değil ,

gözlerin anlamlı olması, içten, dürüst bakması demek.

Gözlerin konuşması, ruhun derinliklerini, meraklarını, hayallerini anlatması,

yaşama sevincini,  doğallığını sana da geçirmesi,

içinde farklı niyetler, gizli planlar, sinsi düşünceler barındırmaması...

Sevgisini, sevincini, üzüntüsünü,korkularını, kırgınlığını, utangaçlığını açıkça okuyabildiğim gözleri seviyorum.

Derinlerinde çocukluğunu görebildiğim gözleri...

Çocukken hepimiz böyle bakarken büyüdükçe gözlerimiz perdeleniyor.

Karşıdakinin okuyamayacağı bakışlar yerleşiyor.

Ancak kendine dürüst olabilenler böyle bakmaya devam edebiliyor.

Kendine dürüst olmayanın gözleri de dürüst olmuyor.

Desen, resim hocamın bir yaşındaki kızı. Gözlerinden yaşam enerjisi fışkıran bir çocuk.

Dilerim ömür boyu böyle güzel bakmaya devam eder...


gözlerini özledim