12 Ekim 2012

yaşlı anne ile nasıl başedilir?



L.Arın


kırk yaşını aşmış arkadaşlarımla sohbet ederken kendimizi anne-babalarımızdan (çoğunlukla da annelerimizden, çünkü genellikle babalar önden göçmüş oluyor) konuşurken, şikayetlenirken buluyoruz…

genellikle 60’ı 70’i ve hatta 80’i devirmiş olan annelerimizin ne kadar mantıksız, çocukça davrandıklarından, söz dinlemediklerinden, kapris yapıp inatlaştıklarından yakınıyoruz…

bunları konuşurken de sanırım otuz yıl önce onların bir araya geldiklerinde bizi şikayet ettikleri kelimeleri kullanıyoruz...

ama çocuğa kural, yasak koymak otorite kullanmak daha kolay…  yaşlı ise,  zihinsel yetileri ve hafızası zayıflamış olsa bile kendi kararlarını kendi vermek isteyen ,kendi kendine yeterliymiş gibi  gören, üstelik hiç de yaşlı olmadığına inanan bir insandır... 

gerçekte ise yaşlı görünümlü bir çocuktur…

annem ve arkadaşlarından görüyorum ki insan yaşlandıkça -aynı çocukluktaki gibi-  yetişkinliğin sözsüz kuralları ve zorunluluklarına uymaktan muaf oluyor…

diğer insanların hakkında ne düşüneceği korkusu kalmıyor , böylece daha rahat, umursamaz ve boş vermiş olunuyor...

her güne ve her yere aynı kıyafetleri giymek, saçını-başını görünüşünü umursamamak, keyfine ve ruh haline göre davranmak, plansız, günlük hatta anlık yaşamak…

bir nevi ermişlik mertebesi yani...

ben ise hala yetişkinlik aşamasında olduğum ve insanları/kuralları önemsediğim için onu ayıplıyor, mantıklı olmaya , aklı başında davranmaya zorluyorum…(tabiî ki boşa çaba)

oysa onun dikkati ve konsantrasyonu 5 yaşındaki bir çocuğunki kadar kısa ve söylediğim her şey ertesi güne unutmuş oluyor...

konuştuğumuz her şey ertesi güne unutuluyor ama  bazı anılar, yaşantılar her gün tekrar tekrar anlatılacak kadar aklında kalıyor… bir türlü, bir türlü unutulmuyor…

işte ben,  çocuklukta aynı soruları tekrar tekrar sorarken ve aynı masalı tekrar tekrar anlattırırken onun gösterdiği sabrı, aynı olayları, anıları, kelimeleri, binbeşyüzüncü kere dinlerken ona gösteremiyorum... 

sürekli saatime bakarken, bir yandan da anne-babalara çocukları ile ilgili yardımcı olan bir sürü kitap olmasına rağmen neden çocuklara anne-babaları hakkında yardımcı olacak kitaplar yazılmadığını düşünüyorum…






3 Ekim 2012

sarkaç...



                                                                N.Arın


hayatımın en temel çelişkisi yalnızlıktan sıkılıp insanların arasında olmayı özlemem sonra da  insanlardan sıkılıp yalnız kalmayı istememdir...

arkadaşlarla birlikte olmak,  vakit geçirmek güzeldir... zevklidir... antideprasan etkisi yapar... insanı  canlı tutar... yaşama bağlar... hayata katlanmayı kolaylaştırır... dertleri sıkıntıları hafifletir…

kendini unutturur...başka hayatlar görmeni sağlar...

ama onlarla birlikteyken bir süre sonra kendimi eve dönme hayalleri kurarken bulurum… sigaranın tiryakinin burnunda tütmesi gibi yalnız kalmak burnumda tüter…

sakin, sessiz, huzurlu evim uzaktan cennet gibi görünür, beni kucağına çağırır... 

gözlerden, sözlerden uzak olmanın dayanılmaz rahatlığı...

ama evimde tek başıma uzun zaman geçirdiğimde  bir yandan sessizlik büyürken  bir yandan da kafamın içi sesler, sözler, görüntüler, anılar, düşüncelerle  yavaş yavaş dolmaya başlar…

bazen bunların beni ağır ağır dibe çektiğini , boğduğunu, nefes alamadığımı hissederim…dünya anlamsızlığa bürünür ve benden uzaklaşır...

böyle zamanlarda şarabın da pek faydası olmaz…

işte o zaman bir arkadaşın neşeli/enerjik sesi hayata dönüş biletidir… zihnimi susturur, beni içimden dışarı çıkarır… dünyaya geri dönerim...

ta ki yeniden yalnız kalmayı özleyene kadar...

bir sarkaç gibi yalnızlıktan insanlara ,insanlardan yalnızlığa salınır dururum…